![]()
Mehmet Anıl KADIOĞLU
bilgi@idealistkalemler.com
Enerji Hatları ve Terör Arasında Türkiye
20/03/2016 Bir önceki Terör savaşları başlıklı yazımızda modern dünyada ülkelerin birbirleri ile geliştirdikleri yeni mücadele yöntemi vasıtasıyla hangi olaylara soyunduklarını Paris saldırıları üzerinden anlatmıştık. Bu olayların ismi vekalet savaşları olarak literatüre geçmiş gibi gözükse de vekalet savaşı olgusu yapılan terör olaylarını daha masum göstermekten başka bir işe yaramaz. Bu durum Paris’te de aynıdır, Beyrut’ta da, İstanbul’da da. Maalesef gösterişli sözcüklerle kendilerine yeni kavramlar oluşturmaya çalışan birtakım medya mensupları vasıtasıyla terörün masum bir hale dönüştürülmesine inanıyorum ki bu konuyla ilgili ürün ortaya koyan aklı selim insanlarımız da karşı çıkacaktır. Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından yeniden alevlendirilen doğalgazda dışa bağımlılık konusu ve ardından Türkiye’nin gerek Katar ile gerekse Suud yönetimiyle askeri ve alternatif doğalgaz konularında işbirliğine girişmesi başta Putin’in Rusyası ve diğer bölge ülkelerinin dikkatini fazlasıyla çekti. (Suud yönetiminin Vahhabilik kıskacından yavaş yavaş kurtulması ve Türkiye ile yakın ilişkilerde bulunmaya çalışması göz önünde bulundurulmalı.) Hatta Rusların tepkileri ve buna bağlı olarak Suriye’nin kuzeyinde federasyon ümidini taze tutan YPG-PYD’ye olan desteği bu doğrultuda artış göstermiş durumdadır. Sadece Rusya değil, dün Çanakkale’de bozguna uğrattığımız nice kanı bozuklar da bugün Sur’da, Kayapınar’da, Cizre’de, Silopi’de, Yüksekova’da askerimizi şehid etmiyor mu? Diyarbakır’da yakalanan İngiliz, Alman, Fransız ajanları ve yine bu ülkelere mensup keskin nişancılar askerimize silah doğrultmuyor mu? Şimdi ; Ankara saldırıları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iptal edilen Azerbaycan ziyaretleri, TANAP, Rusya, sözcüklerinin birbirleri ile bağlantılarını kısa ve gayet sade bir şekilde ele alacağız. 17 Şubat 2016’da meydana gelen ve çoğu askeri personel 27 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Ankara Merasim sokaktaki bombalı saldırı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan ziyaretinden bir gün önce meydana gelmiş ve Erdoğan olayın ardından ziyareti iptal etmek durumunda kalmıştı. (Tabi bu sıralarda başta Sur olmak üzere diğer bölgelerdeki terör yuvalarına operasyonlar da devam ediyor.) Sonrasında Bakü’deki zirve için 14 Mart yeni tarih olarak belirlendi. Gelgelelim 13 Mart akşamı yine bomba yüklü bir araç bu kez sivilleri hedef aldı. Bu iki olayın zamanlaması ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan ziyaretlerinin iptali arasında bağlantı kurmak zor olmasa gerek. Erdoğan Azerbaycan’da ne yapacaktı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bakü’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev başkanlığında düzenlenecek Türkiye - Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısına katılacak ‘’ Şah Deniz 2 gaz sahası ve Hazar’ın güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğalgazın öncelikle Türkiye’ye ardından Avrupa’ya taşınmasını amaçlayan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı’’ (TANAP) projesinin hızlandırılması çalışmalarına iştirak edecekti. Şimdi bu noktadan hareketle gözlerin döneceği yer çok tabii olarak Rusya. Kim elindeki en güçlü müşterisini kaybetmek ister ki. Zaten Rusya’nın YPG, YPJ, PKK ile olan muhabbetlerini tekrar anlatmaya lüzum yok. Türkiye’nin Azerbaycan ile yapacağı yeni antlaşmaları engellemeye yönelik bu saldırılar kısmen başarılı gözükse de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Kızılay saldırısının ertesi günü gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, saldırılardan karlı çıkmayı planlayan çevrelerin bütün beklentilerini baştan aşağı yok ediyordu. Aliyev’in bu hamlesinin dengeleri nasıl değiştirdiği henüz olayın sıcaklığı ile tam idrak edilmese de önümüzde süreç tüm kamuoyuna ve dünyaya bunu gösterecektir. TANAP’a bir parantez: Tanap’ın projelendirilen yatırım bedeli yaklaşık 12 milyar dolar civarında. Bu proje ile Hazar ile Ortadoğu doğal gazı Avrupa’ya taşınacak. Ayrıca Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ‘nın (TPAO) Şah Deniz Konsorsiyumunda %19, Botaş’ın ise Tanap’ın tamamında %30’luk hissesi bulunuyor. Bu proje ile ilgili olarak dolaylı yollardan bu işte görev alacak diğer Türk firmalarının paylarını saymıyorum bile. Kısa bir not: Türkiye son zamanlarda yaşanan terör olayları ile uğraşırken, uzun zamandır sessiz kalmayı tercih eden ‘’Güneydeki Ülke’’nin savunma bakanı Suriye konusunda kafalarındaki düşünceyi sonunda açıklayabildiler. Savunma Bakanı açıkça Suriye'de kısmi ve geçici ateşkes niteliğindeki çatışmaların ardından ülkeyi birleştirecek siyasi görüşmelerin işe yaramayacağını ve Suriye'nin federal sisteme geçmesi gerektiğini söylüyor. Suriye’de bir federasyon. Zaten 1897’den bu yana gerçekleştirmeyi arzuladıkları planın bir ayağı da bu değil mi? Suriye konusuna uzun vadeli bakmayı başarabilenler olayı çoktan kavramış durumda. Günü kurtarmayı planlayanlar ise hala Türkiye’ye gelen sığınmacıların sayısını tutadursun. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜÇ MÜCADELESİ - Yunan Tezleri ve Türkiye’nin Hamlesi - 07/08/2020 |
Doğu Akdeniz konusunda kamuoyunun gerçekleşen olayları ve yapılan hamleleri daha kolay anlayabilmesi adına sade olarak yazılmıştır. |
Anadolu'da Darphaneler - 23/09/2019 |
Ermeni Terörünün Kronolojik Analizi - 29/07/2018 |
Yeni Türkiye, Yeni Rusya ! - 29/01/2017 |
Yeni Türkiye, Yeni Rusya ! |
Sadece Piyonlar Değişti - 29/08/2016 |
Greenwich'ten Önce İstanbul Vardı / There was Istanbul before Greenwich TURKISH-ENGLISH - 10/12/2015 |
Greenwich'ten Önce İstanbul Vardı |
Terör Savaşları - 17/11/2015 |
IRKÇI EMPERYALİZMİN MÜRŞİDLERİ VE HAİM NAHUM DOKTRİNİ - 13/11/2015 |
HAZAR HAVZASI’NDAKİ STRATEJİK BELİRSİZLİK - 29/09/2015 |
![]() |