• ANKARA
    • Kocatepe Camii - Anıtkabir - Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
    • ÜSKÜP
    • Taşköprü (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü)
    • İSTANBUL
    • Topkapı Sarayı - Ayasofya Camii - Sultanahmet Camii - Yeni Cami - Süleymaniye Camii
    • SELANİK
    • Beyaz Kule
    • BUHARA
    • Mir-i Arab Medresesi
    • BURSA
    • Ulu Camii
    • KERKÜK
    • Aziziye Kışlası
    • DİYARBAKIR
    • On Gözlü Köprü
    • İSFAHAN
    • Mescid-i Cum'a
    • MUSUL
    • Dicle Nehri
    • KONYA
    • Tropikal Kelebek Bahçesi
    • BAKÜ
    • Alev Kuleleri
    • KUDÜS
    • Mescid El-Aksa - Kubbetü's Sahra
    • BOSNA HERSEK
    • Mostar
Mehmet Anıl KADIOĞLU
bilgi@idealistkalemler.com
Terör Savaşları
17/11/2015

  Son 100 yılda bizzat içerisinde bulunduğumuz, daha önceleri de uzaktan muhatap olduğumuz tüm karşı operasyonların arkasında üst aklın olduğunu  yakın zamanda yaşadıklarımız ile bir kez daha gördük. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da yaşanan ve 130’dan fazla insanın hayatını kaybettiği katliamın ardından birçok analist ve statejisyen bu olayın arkasından üst akıl destekli Global Gladio’nun  çıkmasının muhtemel olduğu yorumlarında bulunmuşlardı. Paris olayı detaylı bir araştırma ve analize tabi tutulduğunda hiç şüphesiz ki bu seferde de bugüne kadar dünyadaki her kirli olaydan az veya çok nemalanan üst aklın aldığı rol kendini gösterecektir.

 

   Fransa’nın son yıllarda İslam coğrafyası ve Türkiye ile yüzde yüz olmasa da ılımlı bir politika çizgisine gelmesi birçok öncü ülkeyi rahatsız etmişti. 2014 senesinde Filistin’i tanıması, başta güneydeki ülke olmak üzere üst akıl ve okyanus ötesinden tepkilere neden olmuştu. Fransızların Suriye konusunda da sonradan sonraya Türkiye ile aynı çizgiye gelmiş olması bu işte çıkarları zedelenecek olan küresel baronların seslerini daha fazla yükseltmelerine sebep oldu. Nitekim Filistin tasarısının ardından meydana gelen Charlie Hebdo olayını ve Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın  ‘Türkiye’nin uçuşa yasak ve tampon bölge oluşturmasına destek verebiliriz’ açıklamalarının ardından meydana gelen Paris katliamını iyi anlamlandırmak gerekiyor. Paris katliamının Antalya’da gerçekleştirilecek G20 zirvesinden sadece 36 saat önce gerçekleştirilmesi ayrı bir anlam teşkil ediyor. Patlamaların ardından Hollande, Türkiye ziyaretini iptal ettiğini açıklıyor ve yerine Dışişleri ve Maliye bakanlarını göndereceğini belirtiyordu. Oysa bu patlamalar meydana gelmeseydi,  Hollande Türkiye’ye gelecek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Suriye meselesinde Türkiye’ye verebilecekleri desteği belirtecekti. Belki de Suriye’de yıllardan beri akan kanın durması için bir umut ışığı belirecekti. Patlamaların ardından Fransa’nın son zamanlarda küresel güçlerin aksine İslam coğrafyası ilişkileri ve özellikle Türkiye ile Suriye konusunda yakın politika icra etmeye hazırlanması, birileri Fransa’yı hizaya mı getirmeye çalışıyor? sorularını akıllara getirdi. Olayların akışına daha net bakarsak Charlie Hebdo’daki  -istihbarat raporlarına dahi giren-  CIA parmağı ve yine istihbarat rapolarında yer alan ABD’de geçtiğimiz aylarda meydana gelen Baltimore ve Ferguson  olaylarındaki  DGSE izleri. Yaşanan bu gelişmelerden sonra Fransa, ya kendine çizilen sınırlara geri çekilecek ya da içinde bulunmasına rağmen batı bloğuna karşı dik duruş sergileyecek. Hollande’ın ‘’asker sayımızı ve savunma harcamalarımızı arttıracağız’’ açıklamaları tüm riskleri alarak dik duruş sergileyecek havası veriyor. Ancak bunu zaman gösterecek.

 

   Yukarıda bahsi geçen olaylar şunu net bir şekilde ortaya koyuyor ki; artık ülkeler birbirleriyle meydana getirdikleri terör örgütleri vasıtasıyla savaşıyorlar. Charlie Hebdo, sınırı aşmaya kalkarsan seni durdurmasını biliriz’in, ABD’deki Ferguson ve Baltimore olayları da bunun karşı saldırısının bir sonucu. Bugün dünyadaki PKK, FARC, Boko Haram vb.birçok terör örgütü  gibi DAEŞ’de çok uluslu bir şirket edasıyla kullanılıyor ve bir dizayn aracı görevi görüyor. Küresel baronlar çıkarlarına göre terör icra edecek şekilde DAEŞ’i  adeta bir saatli bomba gibi düzenleyerek hedefinin üzerine gönderiyor.  Ancak şunun farkında değiller. Kullandıkları bu örgüt yeri geldiğinde diğer sahibi tarafından kendine karşı da kullanılabiliyor.

 

  Bir noktaya daha değinmekte fayda var. Fransa katliamından bir gün önce Beyrut’taki saldırıda yaklaşık 50 kişi hayatını kaybetti ve bu saldırı uluslararası medyada geçiştirilmek suretiyle kenara itildi. Bu artık bu topraklarda katliamın ,acının ve gözyaşının ne kadar sıradan bir hale geldiğininde en açık bir o kadar da acı göstergesi. Uluslar arası medya Allahu Ekber diyerek öleni değil öldüreni ön plana çıkararak teröre ve destekçilerine en büyük primi veriyor.



1438 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

DOĞU AKDENİZ’DEKİ GÜÇ MÜCADELESİ - Yunan Tezleri ve Türkiye’nin Hamlesi - 07/08/2020
Doğu Akdeniz konusunda kamuoyunun gerçekleşen olayları ve yapılan hamleleri daha kolay anlayabilmesi adına sade olarak yazılmıştır.
Anadolu'da Darphaneler - 23/09/2019
Ermeni Terörünün Kronolojik Analizi - 29/07/2018
Yeni Türkiye, Yeni Rusya ! - 29/01/2017
Yeni Türkiye, Yeni Rusya !
Sadece Piyonlar Değişti - 29/08/2016
Enerji Hatları ve Terör Arasında Türkiye - 20/03/2016
Greenwich'ten Önce İstanbul Vardı / There was Istanbul before Greenwich TURKISH-ENGLISH - 10/12/2015
Greenwich'ten Önce İstanbul Vardı
IRKÇI EMPERYALİZMİN MÜRŞİDLERİ VE HAİM NAHUM DOKTRİNİ - 13/11/2015
HAZAR HAVZASI’NDAKİ STRATEJİK BELİRSİZLİK - 29/09/2015
 Devamı
FACEBOOK
PORTRELER
TWITTER